9 Eylül 2008 Salı

Balıklı İftar Menüsü


Bu menüyü kaç gündür yayınlayacağım, bir türlü kısmet olmadı. Helva ve salatanın resimleri mutfakta çektiğim için biraz karanlık çıkmış, kusura bakmayın. Salatada ortadaki kısım turp rendesi, en dıştaki yeşillikler de kuzu kulağı ve kıvırcık salata. Üstündeki siyahlıklar çörekotu. Sosu sirke, yağ ve tuz ile yapıldı. İsmini üç renkli salata koyduk. Menümüzün geri kalanı ise şöyle:

5 Eylül 2008 Cuma

En unutulmaz iftar sofrası sizinki olsun!




Sık sık misafir ağırladığımız bu günlerde iftara davet ettiğiniz misafirlerinizin sizin evdeki iftarı unutmaması ve yıllarca masanızın ihtişamından bahsetmesi için yüz çeşit yemek yapmanıza gerek yok. Önce gözler ve gönüller doyarsa mideler daha kolay doluyor. İftar davetinizde misafirlerinizi şık bir masada ağırlamanız için size birkaç öneri:

Uyumu yakaladığınızda şıklığı da yakalamışsınız demektir. Menü uyumu başka bir yazı konusu ama servis takımlarının ve sofranın uyumu çok önemlidir. Tabii ki masayı kurup misafirlerimizi aç bırakmayacağız.

3 Eylül 2008 Çarşamba

Hayırlı Ramazanlar


Hayırlı ramazanlar. Herkese bu mübarek günlerde sevdikleriyle huzurlu, sağlıklı ve bereketli iftar ve sahur sofralarında biraraya gelmek nasip olur inşallah.
Yılda bir kere gelen bu özel günlerde tabii ki yemeklerimizi daha farklı bir özenle hazırlıyor, menülerimizi daha zengin belirliyoruz. Sizlerle Ramazanı ilk gününün iftar menüsünü ve fotoğrafını paylaşıyorum.

Menü:
Mercimek çorbası
Hurma
Su böreği
İçli köfte

2 Eylül 2008 Salı

Sobe! Sobe! Sobe!

Herkese Merhaba. Farkındayım bu aralar bloğumu sık güncelleyemiyorum ve beklediğiniz tarifler var. Fotoğraf makinemde de bekleyen resimler var. Ama bu aralar çok vaktim yok. Arada kaçamak bakıp gelen yorum var mı diye blogumu açıyor ve varsa sevinçle yayınlıyorum. Bir de tarif defterine bakıp ilgilendiğim yeni bir konu varsa cevaplayıp netten çıkıyorum. Bugün tarif defterini de açamadım, bir hata veriyor.
Neyse bugün yosunbukacığımdan gelen bir yorum beni çok mutlu etti. Beni sobelemiş. Bu kelimeyi bloglar arasında ilk duyduğumda ne olduğunu anlayamamıştım bile. Ortaokulda çocukların arasında elden ele geçen anketler gibi blogdan bloğa geçen çeşitli konularda anketlere sobe diyorlar anladığım kadarıyla. Bakalım nasılmış sobelenmek?
İşte sorular ve cavapları:
  • Blog yazmaya ilk ne zaman başladın?
Yemek yapmaya küçüklükten beri merakım vardı. Annem de çok güzel yemekler yapar. Küçükken evimizden kek börek eksik olmazdı. Eşimle tanışmamızdan itibaren ciltli ve kalın bir defter alıp annemi her fırsatta sıkıştırarak temel yemekleri yazmak suretiyle kendime bir defter oluşturdum. Defterdeki ilk tarif "mantı". Evlendik, kayınvalidem de çok güzel yemek yapıyor. Ondan da çok güzel yemekler öğrendim. Bu arada defteri oluşturmaya başladığımdan beri yani 6 yıldır her fırsatta, hatta bir dönem oldukça düzenli olarak piyasadaki yemek dergilerinin tümünü edinmeye çalıştım. Artık evde kıyıp atamadığım bu yemek dergilerini koyacak yer bulamıyordum. Sonra dergilerdeki gereksiz reklam sayfalarını yırtıp yer kazanmaya çalıştım. Dergiler arttıkça denediğim tarifleri tekrar bulmak zorlaşıyordu. Birgün oturup evdeki dergileri saydım ve bir hesap yaptım. Önümüzdeki 1 sene dergi almasam aylık dergi parasıyla eve internet alsam üstüne para bile artıyordu. (Yanlış anlaşılmasın, hala arada dayanamayıp dergi aldığım oluyor ve dergileri netten de takip ediyorum). Zaten evde bilgisayar vardı ama internet yoktu. Bunun üzerine eve internet aldık. Her gün evdeki malzemeye göre değişik ne yapabilirim diye arama yapıp tarifler deniyordum. Zaman zaman sonuçlar üzerine bloglarda yorum da yapıyordum. Bu arada evde sofralarım çok övgü alıyordu ve bunların neden resmini çekmiyorsun, neden bozulup gitsin diye öneriler aldım. Gelen misafirlere her seferinde oturup tarif yazmaktansa bir kere yazıp, bloğumda var demenin de güzel olacağını düşündüm. Allah evimizden eksik etmesin, gelenimiz gidenimiz boldur. Böyle geçen yaklaşık 2-3 yılın ardından neden benim de bir blogum olmasın deyip 2 Şubat 2008'de eşimle birlikte isim seçip bloğumu kurduk. Bir süre sonra 2 Nisan'da adresimin .com'unu aldık. www.sofra-senligi.com

  • Blog yazısı konularının belli bir çizgide olmasına özen gösteriyor musun?
Bir ara blogumda yaptığım bir anket doğrultusunda davet sofralarına ve davet yemeklerine ağırlık vermeye çalışıyorum. Bir de istenen tarifler oluyor, onlara cevap vermeye çalışıyorum. Şu anda beklenen üç tarif var.


  • Blog yazmayı ne kadar sürdüreceksin?
Blog yazmaktan ve yazdıklarımın okunmasında, takdir edilmesinden, resimlerimin ve sofralarımın beğenilmesinden, bildiklerimi paylaşmaktan büyük keyif alıyorum. Birileri benden tarif istediği ve tariflerimi beğendiği sürece ve gücüm yettiğince devam etmeyi düşünüyorum.


  • Blog yazmak senin için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladımı?
Blog yazmak asıl birileri senden birşey beklerken güzel. Yoksa havaya yazı yazmak gibi olurdu. Çok şükür ziyaretçilerim ve blog dostlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Aldığım her yorum bana sevinç kaynağı oluyor. Daha da büyük bir şevkle bloğum için çalışıyorum.

  • Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor musun?
En önemlisi zaman harcıyorum. Bu bir emek işi. Bilgisayarın başına oturunca da kalkılmıyor. Her akşam değil ama güzel yemekler olduğunda, bir de blogdakilerden farklı yemekler olduğunda muhakkak soframı önceden hazırlayıp çekiyorum. Bir de herkes alıştı, gel şu yemeğin resmini çek de öyle yiyelim diyorlar. Mesela o anda fotoğraf makinesinde bir sorun varsa düzelene kadar o arada bekleyip aç kalıyorlar. Yani benim için pek bir sorun yok,ama yiyenler için var:)


Ben de sevgili blog dostlarım Bülbül'ün Yeri'ni, Ezgi'nin Mutfağı'nı ve Kibele'nin Mutfağı'nı sobeliyorum. Sevgiler.

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...