28 Nisan 2008 Pazartesi

Sebzeli Bulgur Pilavı

Neye niyet neye kısmet demişler. Bugün için tavuk haşlayıp suyuna pirinç pilavı ve mercimek çorbası yapmayı düşünüyordum. Cuma'dan kıymalı börek ve dünden de etimekli tatlı var evde.
Öğleden sonra eşimin dayısının hanımı kahve içmeye geleceğim diye aradı.( Üç renkli parfe'nin ilk tarifini veren yengem.) Buyur ettim. O gelince kayınvalidemi de çağırdım. Sabahtan kayınvalideme uğradığımda bezelye ayıklıyordu. Bana kahveye indiğinde de kucağında ayıklamak üzere bir tepsi taze fasülye getirdi. Kahvelerimizin yanında birer küçük dilim etimek tatlısı ve yengemin gelirken getirdiği minik birer muffin yedik. Akşam yemeğinden söz açılınca "Ben sabah çorba yaptım. Baban da sebzeli bulgur pilavı istedi. Dünden de lahmacun var. Hiçbirşey pişirme bugün, dinlen" dedi. E iyi o zaman dedim. Bu pilavda yok yok: Fasülye, bezelye, patlıcan, mısır, havuç...Tarifi aşağıda.

Menümüzün son hali:

MercimekÇorbası II
Sebzeli Bulgur Pilavı
Kıymalı Börek
Lahmacun
Etimekli Tatlı


Bugün de böyle doyduk çok şükür. Allah kimseyi aç bırakmasın. Sevgiler.

SEBZELİ BULGUR PİLAVI

Öncelikle malzemelerimizi yıkayıp, soyup, küçük küçük yemeklik kübik doğruyoruz. 2 soğan, 2 domates, 1 kabak, 1 patlıcan ve 1 havuç. Ayrıca elimize küçük bir çay bardağı alıp yarım çay bardağı bezelye, yarım çay bardağı konserve meksika fasülyesi ve yarım çay bardağı konserve mısır ölçüyoruz.

1,5 su bardağı tercihen organik yemeklik bulgur ayıklayıp, ölçüp bir süzgeç yardımıyla yıkıyoruz.

Pilav pişireceğimiz yayvan tercihen teflon tencereye 2 yemek kaşığı tereyağ koyup soğan ve domateslerimizi ekleyip kavuruyoruz. Soğanlar azıcık pembeleşince havuç ve kabakları ekleyip 3 subardağı kaynar suyu tencereye dolduruyoruz. Havuçlar yumuşamaya başlayınca bulguru ekliyoruz. Bezelye, mısır ve fasülyeyi de katıyoruz. Tencerenin kapağını kapatmadan göz kararı tuzunu da ekliyoruz. (İsterseniz daha lezzetli olması için tuzot atabilir ve azıcık limon sıkabilirsiniz.) Karışımımız kaynayınca altını kısıyoruz ve suyunu çekmesini bekliyoruz. Pilav suyunu çekip üstü göz göz olunca(bakınız: pirin pilavı) ocağın altını kapatıp tencere ile kapak arasına bir kağıt havlu veya temiz bir kurulama bezi koyarak pilavı 5 dakika dinlendiriyoruz. İsteyenler bu aşamada 1 tutam kuru fesleğen(reyhan) ilave edebilirler. Sıcak sıcak servis ediyoruz. Afiyet olsun.
NOT: Tarif Leziz Dergisi Ekim 2006 sayısındandır. Anlatım bana aittir. Ayrıca orjinal tarifte patlıcan, limon ve fesleğen bulunmamaktadır.
Sofra Şenliği.

Uğurböcekli Lahmacun Sofrası



Cumartesi günü kayınvalidemlerle beraber eşimin teyzesine gitmiştik. Giderken de elimiz boş gitmeyelim diye perşembe günü yapıp dipfrize koyduğum Üç Renkli Parfe'yi götürmüştük. O gün yemekte sonra oturmaya gitmizştik. Teyzemizde zaman çok güzel geçti. Bizimkiler de onları pazar akşamüstü lahmacuna davet ettiler. Lahmacunun içini biz hazırlayıp dışarıda pidecide pişrttiriyoruz. Ben sadece istek üzerine etimekli tatlı yaptım ve sofrayı kurdum. Gerisi kayınvalidemin elinden çıktı.

Çok süsleme alt tarafı lahmacun dediler. Ben de bahara uygun bir tema seçtim. Masayı çiçekler ve uğurböcekleri ile süsledim.Yemek lahmacun olduğu için sadece çatal koydum masaya.

Aksi gibi hava soğudu. Misafirler gelmek üzereyken de elektrikler kesildi. Mecburen masaya uyumsuz renklerde mini tealight mumlar da ekledik. Neyse ki daha hava tam kararmamıştı. Çayı hep elektrikli demlikte yaparız, elektrik olmayınca çelik çaydanlık dolaptan çıktı. Salatalar göz kararı hazırlandı. Mutfak karanlık oluyor çünkü. Allahtan daha salon güneşliydi de ben resim çekebildim.Elektrikler yemek bittikten sonra geldi.
Lahmacunun yanında birşey yenmiyor malum. Çeşit çeşit salatalarımız vardı. Bir de soğan domates söğüş tabağımız vardı ama o en son hazırlandı, resim karanlık çıkmış. Sizi salatalarla baş başa bırakıyorum.
Havuç-Kıvırcık-Maydanoz salatamız.
Brokoli salatamız.
Zeytinyağlı enginarımız.



Üç Renkli Parfe



Buzlukta dondurma gibi donan bu parfe birkaç ay bozulmadan durabiliyor ve acil misafir geldiğinde dilimleyip servis edebiliyorsunuz. Benim parfeme iki gün dayanmak ancak nasip oldu. Perşembe günü yaptım.Birinci gün tam donmamıştı. Cumartesi de eşimin teyzesine giderken dışardan dondurma alacağımıza parfeyi götürdük. Borcamıyla beraber götürdük. Orada servise kadar normal buzdolabında bekledi. Servis ederken bir tabağa ters çevirip ortasına tabanı kesilmiş bir tüm çileği ters çevirdim. Üst çevresine ve tabağın çevresine de tabanı kesilmiş yarım çileklerden birer sıra dizdim. Tadı zaten muhteşem, görüntü de hazır pasta gibi oldu. Çok beğenildi. Bunu öğrenelim de bir daha dondurma almayalım dediler. Bir iki dilimlik kadar kesilmemiş parfe kaldı. Onu da temiz bir naylona sarıp bir saklama kabında dipfrize koyduk. Onu da bir akşam yerler artık.

Not: Yukarıdaki fotoğrafı sonradan, başka bir sefer iki renkli yaptığımda ekledim.

Gelelim tarife. Üç yıl önce eşimin dayısının yazlığında yiyip yengemizden tarifini almıştım bu parfenin. O sade ve kakaolu yapıyordu. Ben bir de çilek katı ekledim. Dilimlenince 3 renkli harika bir görüntüsü oluyor ve tadının dondurmadan pek farkı yok.

Malzemeler:
1 Kutu Krem Şanti(2 Poşet)
2 Bardak Süt
3 Yumurta
3 Silme yemek kaşığı şeker
2 Kaşık kakao
Kırmızı gıda boyası
Çilek

Yapılışı:

2 poşet krem şanti ile iki bardak sütü mikserle birkaç dakika çırpıyoruz.
Resimdeki gibi kıvamlanınca buzdolabına koyuyoruz.

Başka bir çırpma kabında 3 yumurta ile 3 kaşık şekeri beyaz olana kadar çırpıyoruz. Bu tarifte yumurtalar pişmiyor. Ancak yerken kesinlikle tadı gelmiyor. Bu konuda hassas olanlar parfeyi hiç yapmayabilirler.Beyaz olana kadar denilen resimdeki gibi hafif kırık beyaz bir renk ama kastettiği homojen, yani her noktasında aynı maddenin eşit dağıldığı bir karışım.
Sonra yumurtalı karışımı dolapta bekleyen kremşatiye ekleyip tekrar iyice çırpıyoruz.Bildiğimiz orta boy bir buz dolabı poşetini yanını ve tabanını keserek açıyoruz ve kalıp olarak kullanacağımız ve dipfrizimize sığacak büyüklükteki kabın içine yayıyoruz. Ben borcam kullanıyorum. Saklama kabı veya kek kalıbı bile kullanabilirsiniz.
Hazırladığımız karışımın yaklaşık üçte birini hiç bir şey katmadan poşetli kaba döküyoruz ve hafif sertleşene kadar geçici bir süre için dipfrize koyuyoruz. Bu aşamada kabın ağzını kapatmanıza gerek yok. Bu arada biz çileklerimizi yıkayıp temizliyoruz ve içine kullanacağımız kadarını, ki bu sizin zevkinize kalmış. Rondoya koyup parçalıyoruz. İsterseniz önceden rondodan geçirilmiş ve dipfrizde bekleyen çileğiniz varsa kullanabilirsiniz. Nasıl olsa pastanın içine konacak, görüntü sorun değil. Ancak üst süsleme çilekleri taze olmalıdır. Donmuş çilekler sonradan sulanma yapıyor çünkü.
Elimizde kalan beyaz karışımın yarısını bir başka çırpma kabına alıyoruz. Bu üçte bir oranındaki karışıma çilek parçacıklarımızı katıp mikserle çırpıyoruz. Rengi pembeye dönmeyip tuhaf bir renk oluyor. Ben bu aşamada kibrit çöpünün ucu kadar kırmızı gıda boyası ekliyorum. Çok eklerseniz kırmızı olabilir. Bir kez de gıda boyasıyla çırpıyoruz. Dipfrizdeki kabımızı çıkarıp eğer beyaz kısmın sıvılığı gitmişse çilekli karışımı üzerine yayıyoruz. Tekrar dipfrize koyuyoruz. Bu çok önemli. Her aşamada bir süre dipfrizde beklemese karışımları döktüğümüz sırada kabın dibine doğru ilerleyip karışıyorlar. Benim başıma geldi. Kesince yine güzel ama dış görünüm muntazam olmuyor.
Elimizde geriye kalan beyaz karışıma da iki kaşık kakao ekleyip çırpıyoruz. Bu işlemi yaparken isterseniz kakaolu kısma da damla çikolata katabilirsiniz. Bu aşamada biraz bekliyoruz ki çilekli kısım biraz sertleşsin. Siz isterseniz ikinci katı kakaolu, üçüncü katı çilekli de yapabilirsiniz ama taban katının beyaz olması çilekle süslediğinizde harika bir görüntü yaratıyor. İsteyenler ana karışımı dörde bölüp muz püresi ve sarı gıda boyası da kullanabilirler ama o zaman işi bir kat daha uzun olur pastanın.
Çilekli tabaka sertleşince kakaolu tabakayı da ekleyip yine üstü açık bir süre dipfrizde bekletiyoruz. Kakaolu kısmın cıvıklığı gidince naylonu üstüne katlayıp kapatıyoruz ve uzun süre muhafaza için mümkünse kaba bir kapak kapatıyoruz. En az 1 gün diprizde bekledikten sonra istediğiniz zaman diprizden çıkarıp servisten önce en az bi saat buzdolabına indiriyoruz. Yoksa çok sert olup kesilmiyor.Resimde servisten önce dipfrizden çıkmış hali görünüyor. Servisi evde değil misafirlikte yaptığım için resmini çekemedim. En kısa zamanda tekrar hazırlayıp bitmiş halinin resmini çeker ve eklerim.
İsteyenler misafir geldikça pastanın tamamını ortaya çıkarmadan dilim kesip kalanını tekrar dipfrize koyabilirler.
Bu pastaya çikolata sosu da çok yakışıyor. Bir ara özel sos tarifimi veririm.
Afiyet olsun.

27 Nisan 2008 Pazar

Kelebekli Mini Kahvaltı Sofrası


Bugün pazar ve hava fena değil. Sadece haftada bir gün evde kahvaltı edebiliyoruz ve bu yüzden bütün hafta kahvaltıyı bekliyoruz. Hava iyi diye balkonda kahvaltı edelim dedik. Ben sofrayı kurarken eşim gidip ekmek aldı. Gelince de yumurtayı pişirdi. Her pazar büyük bir zevkle yumurta pişirir.Onun da yemeğe çok merakı var. O yemese ben yemeklerimi kime yapardım zaten.

Yemeğin lezzeti kadar görüntüsü de çok önemlidir. Sunum ve sofra güzelse eşim"Yeme de yanında yat!"der. Bahar geldi diye balkon konseptine uygun bir masa düzenlemesi yapmak için sofrayı kelebeklerle süsledim.
Masamız küçücük olduğu için kahvaltılıkları tabaklara porsiyonladım. O arada eşim gelip mutfağa girdi. Resimde kaşar peyniri rendelerken görülüyor.

Eşimin özel devasa bir yumurta tavası var. O kadar büyük ki tüm ocağı kaplıyor. Yumurta, kaşar, kavurma ve kekikle yapıyor bu omleti. Çok lezzetli oluyor.
Çok şükür güzel bir kahvaltı oldu. Allah olmayanlara versin inşallah. İyi Pazarlar.

NOT: Bu sofrayı http://mutfaktayimm.blogspot.com blogunun düzenlediği Kahvaltı Şenliği etkinliğine gönderiyorum.

İlgili linkler:
Kahvaltı Şenliği Hazırlıkları-I
Kahvaltı Şenliği Hazırlıkları-II
Kahvaltı Şenliği Hazırlıkları-III

26 Nisan 2008 Cumartesi

Son Dakika Misafiri

Dün çarşıdayken eşim aradı. Saat üç buçuk gibiydi.Bir arkadaşının yolu işyerine düşmüş. Akşam yemeğe çağır o zaman dedim. O geliyor diye ortak bir arkadaşımızı da çağırdık. Akşamüstü 4'te evdeydim. Ev temizdi. Önce sofra kurdum. (Peçetelerin katlanışı bu linktedir.) Sonra yemek yapmaya başladım. Malzemeler evdeki malzemeler. Ayrı özel bir alışveriş yapmaya zaten vaktim yoktu. 8'de geldiler. Ucu ucuna yetiştim. Çıkan bulaşıkları makineye tıktım. Çorbayı eşim istemedi ve mezeyi de ben yapmadım. Yabancı sayılmazlar ne de olsa.Yetişmezdi zaten. Önce sofram:
Yabancı değilller diye eşim çok uğraşma dedi. Ben de kendimce basit bir sofra kurdum. Ayaklı kadeh bile koymadım. Geldiler bu ne? "Yılbaşı , doğumgünü falan mı?" dediler. "Süslere bakmaktan yemek yiyemeyeceğiz " dediler. Yemekler geldi. Bu sefer de "Biz makarnaya razıydık ne yaptın?" dediler. Ama tabaklarını da silip süpürdüler! Ne yapayım elimden gelenin en iyisini yapmazsam içim rahat etmiyor.

İşte günün acil misafir menüsü:

Fırında kıymalı börek(resmini bugün sabah soğukken çektim. Aşağıda görebilirsiniz.)
Göbek-havuç salata
Patates kızartması
Pirinç pilavı
Fırında kaşarlı mantarlı tavuk sote
Bisküvili puding

Ana yemeğin resmine bu linkten bakabilirsiniz.

23 Nisan 2008 Çarşamba

Karnıyarık ve temel yemek yapımı


Bir süredir internet bağlantımda sorun var. Bilgisayarım komşuların ağlarını görüyor ama benim kendi adsl ağımı görmüyor. Arada sırada görüyor ama eskiden babamızın çatıda antenle uğraştığı zaman yayının gidip geldiği gibi gidip geliyor. Dakikası dakikasını tutmuyor. Bir de ziyaret sayacı problemim var tabii. Başlık görünüyor, sayaç ortada yok. Ben de başka bir sayaç buldum geçen hafta. 2 gün normaldi, sonra o da yok oldu. Ne olduğunu anlayamadım. Belki de bağlantım kötü olduğundan sayfa yüklenmiyordu ve sadece ben göremiyordum. Bugün tekrar eski sayacımı yükledim. Sanki bir hafta silinmiş. Bir haftadır gelen gidenler toplam sayıda yok. Oysa ziyaret trafiğinden anladığım kadarıyla gelenim gidenim çoktu. Sitemi gezen herkese bir kez daha teşekkürler.
Gelelim karnıyarığa. Benim mantı'dan sonraki favori yemeğimdir. Annem tencerede yapardı, karnıyarık tenceresinde. Ben fırında yapıyorum. Başkaları başka türlü yapabilir belki ama ben birazdan anlatacağım şekilde yapıyorum. Kayınvalidem mantarlı bile yapıyor kıymalı yerine. Bir tanıdığım da fırına verirken üzerine kaşar rendeliyor. O da çok leziz oluyor.Kıyma yerine sotelik doğranmış et veya satır kıyması da denenebilir.
Karnıyarık birkaç aşamada hazırlanan bir yemek. Aslında hiç zor değil. Temel yemek yapımını da burada karnıyarıkla birlikte anlatmak istiyorum. Çünkü karnıyarığın da dahil olduğu Türk yemekleri temel olarak aynı şekilde yapılır.
Temel Yemek İç Harcı:
1- Kıyma veya et suyu çektirilerek kavrulur.
2- Soğan eklenir kavrulur.(Kimi bu ikisinin sırasını farklı yapa ama o zaman soğan yanabilir veya et iyi pişmeyebilir.)
3-Biber eklenir kavrulur.
4-Domates eklenir kavrulur.(Yemeğine göre bazen rendelenmiş, bazen yemeklik doğranmış)
*-Yemeğe salça konulacaksa konur.
5-Tuz, karabiber atılır.(Tuz domatesin çabuk ölmesini sağlar.)
*- Yemeğine göre maydanoz kullanılacaksa ocağın altı kapandıktan sonra ilave edilip karıştırılır.

NOT!: Ben Maydanozu sadece patlıcan yemeğine ve karnıyarığa koyarım. Diğer yemeklere kullanmam. Eğer damak tadınıza uygun başka baharatlar varsa tuz aşamasında atılır.

Bu hazırladığımız iç bütün yemeklerin temelidir. Bunu yapabilen kişi çoğu türk yemeğini gözü kapalı yapar.

Karnıyarık:Patlıcanlar alacalı soyulur ve kızartma tarifinde olduğu gibi tuzlu suda bekletilerek acısı çıkarılır. Patlıcanlar sudayken iç harç hazırlanabilir.
Patlıcanlar yarım saat kadar tuzlu suda bekletildikten sonra suları sıkılarak kızgın yağda kızartılır.Kızaran patlıcanlar bir fırın kabına, tepsiye veya tercihen borcama alınır. Soyulmuş kısımlarınan birer yarık açılıp şekillendirilir. Ben bu işlemi maşa ile yaapıyorum.Bir kaşık yardımıyla her birine iç harç doldurulur. Üzeri için halka domates ve 1/4 biber kesilir. (Resimde görüldüğü üzere ben Börner Rende ile doğradım. Daha muntazam oluyor.) Üzerleri süslenir. 1 kaşık salça sıcak su ile sulandırılıp üzerlerine gezdirilir. 200 derce fırında süs domatesler pörsüyünceye kadar pişirilip pirinç pilavı ile beraber sıcak sıcak servis edilir.

Patates Oturtması/Patlıcan Oturtması: Patates ve/veya patlıcan halka halka doğranarak yağda kızartılır. Sonra bir fırın kabına dizilip üzerine bu iç harç yayılır. Üzeri domates biber ve maydanoz ile süslenir. Salçalı su ilavesiyle fırına verilir.
Ispanak Yemeği/Patates Yemeği/Patlıcan Yemeği/Kabak yemeği/ Fasülye(Ayşekadın): Ispanak yıkanıp doğranarak, Fasülye kılçıkları alınıp doğranarak, Kabak ve patates tamamen, patlıcan alacalı soyulup doğranarak kullanılır. Temel yemek iç harcı hazırlandıktan sonra pişecek yemeğin sebzesi tencereye eklenir ve üzeri geçecek kadar su konarak ağzı kapalı pişirilir.Gerkirse baharat ilavesi yapılır. Ispanak ve kabağa bir avuç yıkanmış pirinç ilavesi yapılır. İsteyen kabağa dereotu da koyabilir.
Yeşil Mercimek/Kuru Fasülye/ Nohut vs. Baklagiller: Yeşil mercimek kıymasız yapılır. Fasülye ve nohut için kıyma yerine kuşbaşı et kavrulur. Et sert olabileceğinden önceden haşlanıp kullanılabilir veya bu yemekler düdüklüde pişse daha iyidir. Baklagiller bir gece önceden ıslatılır. Sabah suyu değiştirlip 1 çay kaşığı karbonat ilavesiyle sade haşlanıp süzülür. İç harcın üzerine eklenip su eklenir ve mümkünse düdüklüde pişirilir.

21 Nisan 2008 Pazartesi

Aman sofralarımıza nazar değmesin!


Allah kimsenin sofrasından bereket, huzur, sevgi ve muhabbeti eksik etmesin.Daha önce bahsettiğim Bir Fincan Kahvenin kırk yıl hatırı var blogu tarafından düzenlenen ve sitemde logosunu yayınladığım Nazar etkinliğine katılım 20 Nisan itibarı ile sona erdi. Yani bugün itibarı ile herkes etkinliğe ne ile katıldığını açıklayabiliyor. Etkinliği düzenleyen arkadaşlar Hülya, Bilun ve Sibel'e çok teşekkürler. Katılımcıların da sizin de ellerinize sağlık.
Ben yukarıda gördüğünüz sofra düzenlemesi ile katıldım. Büyük olasılıkla el işleri ve pastalar çoğunlukta olacaktır. Ama bilemeyiz tabii ki, çünkü herkesin katılımı gizliydi. Tek kişilik sofra olmaz ama ben etkinliğe özel bir düzenleme yaptım. Mavi sarı arcopal tabaklarım zaten vardı. Kadeh bileziğinin boncuğunu nazar boncuğuyla değiştirdim. Masaya mavi ve sarı boncuklar ile nazar boncukları serptim. Örtüm de vardı, Fransa'dan gelmiş olan bir örtü. Peçeteler sürekli gördükçe aldığım objelerdir. Kendimi tutamayıp aldıkça alıyorum, artık koyacak yerim kalmadı. Bu papatyalı peçetelere uygun papatyalı dantel bulup almış ve bir gün kullanırım inşallah diye köşeye atmıştım. Kısmet bugüneymiş.Kurdeleden halka yapıp üzerine kestiğim danteli yapıştırarak bir peçetelik hazırladım. Başına oturmuşken 12 tane daha yaptım. Evde bulunan blok muma da aynı kurdeleden sardım ve yapışma yerine yine papatya dantelden yapıştırdım. Masadaki kristal nazarlık eltimin hediyesi. Sağ tarafta içinde sarı tealight mum bulunan lacivert minik kasenin içi ise çinili. Bir ara boyama kursuna gitmiştim, oradaki hocamdan hatıra. Çatal bıçaklarıma telle boncuk sarmayı düşünmedim değil. Hani salata servislerine yapıyorlar ya. Ama sonra vazgeçtim. Sade ve şık oldu bence. Ya sizce?

19 Nisan 2008 Cumartesi

Börner V Rende

Herşey maydanoz olma derler ama her yemeğe giren maydanoz değil, soğandır. Soğan doğramak özellikle göz yaktığı için yemekle ilgili çoğu kişinin sevmediği bir iştir. Hem doğramadan olmaz, hem göz yakar, hem de el alır. Ben soğanı börner rende ile doğruyorum. Hem zamandan kazanıyorum,hem parçalar ezilmemiş, kare kare ve minicik oluyor, hem de gözlerim yaşarmıyor. Resimlerden birinde görüldüğü gibi dibinde parçalar kalıyor ama niteliğine göre onları da makas veya bıçakla kesip değerlendiriyorum.
Domatesi halka halka, patatesi hamburgercideki gibi ince ince ve muntazam doğrayabiliyorum. Salamı ince ince dilimleyebiliyorum. Hatta elma ve portakalları da halka halka doğrayıp şık sunumlar yapıyorum.
Yalnız koruyucu tutacağı kulanmak şart. Bir seferinde portakal tutacağa sığmadı, elimle hızlı hızlı dilimlerken sağ başparmağımın ucu gitti. Az kalsın kopacaktı, ufak bir deri parçası tutuyordu ve çok şükür yerine kaynadı. Tutacağı kullandığınız sürece güvenli ve pratik. Domatesi küp yapmaya fazla ufak bıçakları var. Onun için de nicer dicer'ın sahtesini almıştım marketten. Hemen bıçakları yamuldu ve pas yaptı. Ben de iade ettim. Umarım orjinali öyle değildir. Domatesi elde doğruyorum.
Börnerin sebze soyacağı da süper. En az 10 tane hediye ettim. En son Kayınvalideminkinin sapı kırıldı. Benimkini ona verdim. Ben börner soyacaksız kaldım ama börneri keşfetmeden önce aldığım soyacak vardı, onu kullanıyorum.
Börneri tamamen kişisel olarak öneriyorum, hiç bir maddi manevi kazancım yok. Ben memnunum, kullanıyorum ve tavsiye ediyorum.
Arzu ederseniz www.bornereast.com adresinden de inceleyebilir ve yönlendirdikleri linkten edinebilirsiniz.



17 Nisan 2008 Perşembe

Acil misafir menüsü


Bu hafta çok yoğundum. Pazartesi annem bir arkadaşına uğramış bana gelirken. İlle otur çay içeriz, kızın da buraya gelsin demişler. Kalktım gittim. O gün öyle geçti. Salı yani dün eşimin teyzesinin yurtdışından misafirleri 12'de aramışlar, müsaitsen bir kahve içmeye geleceğiz diye. Etekleri tutuşmuş kayınvaldemin. Saat birbuçuk gibi telefon ettim hatrını sormak için. Birazdan misafir gelecek koşturuyorum diyince ben ne yapabilirim dedim. Kek yapsan olur dedi.
Hemen mutfağa girip pratik bir kek yaptım. O fırındayken de üstümü giyinip makyaj yaptım. Çıkmadan sofrayı kurmuş mu diye aradım. Daha kurmadım ama geldiler bile 5 dk önce dedi. Ben de sofra süsleri ve peçetelerden bir tema belirleyip malzemelerimle gittim. Gittiğimde saat iki buçuktu ve kahve pişiriliyordu. Herkese hoşgeldiniz diyip direkt masanın başına gittim. Kelebek ve pembe renk seçtiğim ana temaydı. Sofrayı misafirler çektiler ama onlar fotoğraf gönderene kadar kim öle kim kala. Benzer bir masa hazırlayıp resmini çekerim en kısa zamanda. Henüz fotoğraf makinesini yanımda gezdirecek kadar alışamadım herhalde bu blog olayına. Hep unutuyorum. ( Not: Fotoğraf Pazar Kahvaltısı ve Pembe-Sarı Güllü Sofra gönderisine aittir.)
Size acil bir şekilde ortaya çıkan menüyü yazayım bari.

Kısır
Paçanga böreği(Dipfrizden.)
Kuşüzümlü kurabiye (Dipfrizden, ben yapmıştım.)

12 Nisan 2008 Cumartesi

Şık bir sofra için




Keşfettiğimden beri sık sık http://www.tarifdefteri.com/ forumda yemekle ilgili yazıları okuyor ve bilgim yettiği kadar ilgili olduğum konulara cevap yazıyorum. Sofra düzenlemesi ile ilgili bir soru üzerine geçenlerde yazdığım cevabı blogumda da yayınlamak istedim.Güncelleme: Bahsedilen forum kapanmıştır.

çizmelikedi´isimli üyeden Alıntı
Arkadaşlar bana yardım edermisiniz... Önümüzdeki hafta misafirlerim geliyor. İlk defa gelecekler. Güzel ve şık bir sofra hazırlamak istiyorum ve her şeyiyle birbirini tamamlamasını istiyorum. Örtüsünden tabagına ve yaptığım ikramlarla bile birbirini tamamlasın, süsleriyle püsleriyle.....

Cevap:
Sanırım mesajınızı geç gördüm. Özür dilerim gecikme için ama belki başka zaman lazım olur, ya da başkalarına belki. Naçizane yeni bir blog açtım. http://www.sofrasenligi.blogspot.com/ adresinde sofralarımın bir iki resmini yayınladım şimdilik.

Size bir iki tüyo vereyim. Şık bir sofra için ilk şart kat izi olmayacak şekilde iyice ütülenmiş temiz bir örtü.
İkinci şart konsept belirlenmesi.
Mesela tabaklarınız düz mü, yoksa desenli mi. Elinizdeki peçetelerin en şık olanları ne renk. Çok alengirli katlamalar ve peçetelikler şart değil. Önemli olan herşeyin uyumlu olması. Bu arada herşeyin temiz ve yerli yerinde olması da şart.

Size bir tavsiyem de masaya herhangi bir yemek, zeytinyağlı vs. dizmemeniz.

10 Nisan 2008 Perşembe

Etimek Tatlısı

Geçenlerde teyzemde bir tatlı yedim. Öyle lezzetli ve hafifti ki tarifini alıp akşam eve gider gitmez yaptım. Yapımı da çok pratik.İlk yaptığımda ölçüleri tepeleme yaptım. Çok lezzetliydi ama biraz fazla tatlı oldu. Yine de eşim çok sevdi. Şekeri ölçerken kaşığı silme doldurunca da çok lezzetli oldu ve tatlısı baymamış oldu. Zaten alt kat tatlı. Bayağı kalorili olması muhtemel bir tatlı olduğu halde 3-4 günde bir bu tatlıyı istiyor eşim. İsmini teyzem de tam bilmiyordu ama eskiden beri yaparmış. Yiyenler ekmek kadayıfına da benzetiyorlar. Etimek Tatlısı diyelim en güzeli.


ETİMEK TATLISI
Malzemeler:
Şerbeti için:
8-10 etimek(peksimet)(Ben "tuzsuz" etimekle yaptım. Büyük dikdörtgen borcama dizince 1 paketten 3 tane etimek arttı.)
2 su bardağı toz şeker
2,5 bardak su

Muhallebisi için:
1 litre süt
8 yemek kaşığı şeker(silme)
2 küçük boy çaybardağı un
1 paket vanilya

Yapılışı:
Şekeri susuz olarak küçük bir tencerede kavurup yakıyoruz. Su ile karıştırıp coz ettiriyoruz.Ocağın altını kısıyoruz. Şekeri tekrar bu suyun içinde erirken biz bir tencereye bütün muhallebi malzemelerini koyup, çırpma teli ile karıştırarak muhallebiyi pişirmeye başlıyoruz.
Şeker suyun içinde iyice eriyince elde ettiğimiz şerbeti etimeklerin üzerine gezdiriyoruz. Etimekler hemen şerbeti çekiyorlar.Muhallebi de bir iki fokurdayıp kıvamlanınca etimeklerin üzerini kaplayacak şekilde döküyoruz. Sıcakken cıvıkça bir mhallebi, soğuyunca sertleşiyor. Yalnız yavaş dökün yoksa etimekler yerinden oynayıp yüzeye çıkıyorlar.Üstünü istediğimiz şekilde süslüyoruz.
NOT:Süsleme ve servis aşamasında resim çekemedim ama bir sonraki sefere yaptığımda resimleri çeker eklerim.





Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...